Anahtar Parti Karabük İl Başkanlığı, partilerinin 81 ildeki ortak yazılı basın açıklamasıyla gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Gündemin ilk maddesinde yer alan İmralı süreciyle ilgili açıklamalar yapan Anahtar Parti Karabük İl Başkanlığı, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Terörle İlgili Neler Oluyor?

Uzun zamandır terörle ilgili neler olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Muhataplarının ne demeye çalıştığını, söylediklerinin uluslararası karşılıklarını, evlatlarımızı öldüre öldüre yaşlanmış, öldüremediğimiz için yaşlanmış teröristlerin açıklamalarını takip etmek zorunda kaldığımız bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte, Milliyetçi Hareket Partisi’nin paratoner gibi davrandığı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ise geçmişteki çözüm sürecinde yaptığı hataları tekrarlamadan bir süreç yönetmeye çalıştığı bariz bir şekilde görülüyor.

Ne oluyorsa oluyor, ne konuşuluyorsa konuşuluyor. Ancak her gün evimize huzursuz girip, her gün evimizden huzursuz çıkmamıza sebep olan bir süreç gözlerimizin önünde işliyor ve işletiliyor.

Seçim Sürecinde Kim, Ne Söyledi?

Geçen seçim döneminde, muhataplarını yenmek adına hassasiyet gösterenler, bizleri fakirliğe razı ederken, altılı masanın altında ve üstünde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) olduğunu ifade ettiler. HDP’nin Kandil’in eş başkanı olduğunu dile getirdiler. Ben de öyle düşündüm.

Seçim sürecinde, “Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakacak mısınız, Osman Kavala’yı serbest bırakacak mısınız, Abdullah Öcalan’ı da serbest bırakacak mısınız?” diye sordular. Cumhurbaşkanlığı makamının seçiminde, maharetsizliklerine rağmen ülkede pek çok sorunu çözememiş olmalarına, ekonomiyi ayağa kaldıramamış, işsizliği bitirememiş, fakirliği yenememiş, memleketin yaşam şartlarını yükseltememiş olmalarına rağmen, devletin en yüksek makamını HDP, PKK ve Öcalan ile kirletmelerine müsaade etmemek adına söyledikleri her söze katıldım.

Altılı Masa Gerçekten Kimlerle Hareket Ediyordu?

Sizler, “Altılı masanın bir tarafında HDP var” dediniz. Ben de “Var gibi duruyor” dedim.
Sizler, “Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya, PKK’ya, Öcalan’a ve cezaevindeki teröristlere bir merhamet eli uzatılıyor” dediniz. Ben de “Öyle görünüyor” dedim.

Beş yıl boyunca, “PKK’lıların Kandil’in meclisteki uzantıları olduğunu” söylediniz. Şimdi ise “Tecrit kalksın” diyorsunuz. Demokratikleşme adı altında, “Öcalan’a tecrit kalksın”, “Anadilde eğitim olsun”, “Kürtlerin asimilasyonu son bulsun” ve “İşgalci Türk ordusu Kürdistan’dan defolsun” gibi ifadeleri duyuyoruz.

Seçim sürecinde, bunları hatırlatarak girdiğiniz yarışta ben de sizin gibi düşündüm. Bu ülkeye, bu millete, dine, devlete, Kürtlüğe ve Türk milletine bu alçaklığın eli değmesin istedim. O yüzden masadan kalktım.

Masadan Kalkınca Ne Oldu?

Ben masadan kalktığımda hepiniz beni alkışladınız. “Bakın biz böyle söylüyoruz, Altılı Masa’nın içinden de Yavuz Ağıralioğlu bizim gibi düşünüyor” dediniz. Hepiniz mutlu oldunuz, çünkü seçimi kazanmıştınız.

Ancak seçim bitti. Peki, şimdi ne oldu?

Seçim sürecinde suçladığınız, itham ettiğiniz ve “Bunlar bir kabahattir” dediğiniz ne varsa, şimdi tam tersini yapıyorsunuz. Altılı Masa iktidara gelse, Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazansa, cesaret edip söyleyemeyeceği her şeyi şimdi siz söylediniz.

Kemal Kılıçdaroğlu iktidar olsa, HDP ile hükümet kursa dahi cesaret edemeyeceği ifadeleri siz dile getirdiniz. Seçimi kazansalar bile Kandil’e adam gönderemezlerdi. Öcalan’ın temsilcisini TBMM’ye gönderemezlerdi. Ama şimdi, sanki Öcalan’ın kendisi iktidara gelmiş gibi hareket ediyorsunuz.

Bütün Bunları Niçin Yaptınız?

Şimdi bize bunları neden yaptığınızı açıklayacaksınız. Milletin gözünün içine bakarak, verdiğiniz sözlerin tam tersini neden söylediğinizi izah edeceksiniz.

İletişim Stratejiniz Milletin Hayrına mı?

Sayın Cumhurbaşkanı, “Ezerim” diyor. Devlet Bahçeli, “Nasılsınız?” diyor. Sayın Cumhurbaşkanı, “Canınıza okuyacağız” diyor. Kandil’in temsilcilerine selam gönderiliyor. Birisi “Ezerim” diyor, öbürü “Gülerim” diyor. Birisi “Severim” diyor, öbürü “Canına okuyacağım” diyor.

İletişim stratejiniz gerçekten çok güzel! İyi planlamışsınız bu sefer. Süreci iyi yönetiyorsunuz. Ancak bu süreç gerçekten milletin hayrına mı?

Memleket Meseleleri Doğru Muhataplarla mı Konuşuluyor?

Şimdi kulaklarınızı açın ve bizi iyi dinleyin. Memleket meseleleri konuşulurken doğru muhataplarla konuşulmadığını yıllardır dile getiriyorum. Çözüm sürecinden beri feryat figan bağırıyorum.

Yanlış stratejileriniz yüzünden Kürt vatandaşlarımızı, korucularımızı ve bölgedeki insanlarımızı PKK’nın alçak emellerine alet edecek hale getirdiniz. Şimdi ise, “Silahları bıraksınlar, yoksa gereğini yapacağız” diyorsunuz. Ancak kurmaylarınız başka şeyler söylüyor. Amerikalılar başka şeyler söylüyor. Amerika’nın Orta Doğu temsilcileri başka şeyler söylüyor.

Amerika ve Diğer Aktörler Bu Süreci Sus Payı mı Görüyor?

Bazıları bu süreci “sus payı” olarak görüyor. Kamuoyunu teskin etmek için, “PYD’ye açacağımız alanın meşruiyetidir” diyenler var. Kimisi, “Sadece Suriye ve Türkiye’deki unsurlar tasfiye edildi, dışarıdakilere silah bırakma talimatı gelmedi” diyor.

Birileri “Anadilde eğitim” istiyor, birileri “Anayasa süreci” diyor, birileri “Türk kimliği” tartışmasına giriyor, birileri anayasanın değiştirilemez maddeleri hakkında hezeyanlar kusuyor. Peki, bu karmaşanın içinde kimin dediği esas alınıyor?

CHP Bu Süreçte Sizinle Aynı Hizada ve Mutlu mu?

Şimdi siz yine şöyle bir süreç organize ediyorsunuz: Cumhuriyet Halk Partisi rahatladı. CHP’liler, “Biz zaten böyle söylüyorduk” demeye başladı. Daha önce bu meselelerde farklı konum alan CHP’liler, şimdi bir anda “üstün zekâlı, ferasetli devlet adamı” oldular!

Şimdi CHP’liler, HDP ile oturmalarının ne kadar haklı bir adım olduğunu savunmaya başladılar. Ne yapıyorsanız, hangi muhataplarla nasıl işler yapmaya heves ediyorsanız, CHP’liler artık, “Biz zaten bunları söylüyorduk” diyorlar.

Bu Sürecin Sonu Nereye Varacak?

Bu noktada milletin sorması gereken soru şudur: Süreci gerçekten sağlıklı bir şekilde mi yönetiyorsunuz, yoksa geçmişte eleştirdiğiniz yöntemleri şimdi meşrulaştırıyor musunuz?

Teşekkürlere Bakarak Süreci Anlayabilir miyiz?

Teşekkürlere bakıyorsunuz. Hem HDP heyetinin teşekkürlerine hem İmralı canisinin teşekkürlerine bakıyorsunuz. Süreçle ilgili teşekkürleri inceliyorsunuz. Maşallah, Sübhanallah!

HDP, Özgür Özel, MHP, AK Parti… Kadroya bakın, nasıl bir araya geldiniz? Madem bir araya geliyordunuz, millete neden hakaret etmeye heves ettiniz? Neden böyle bir siyasi dille seçimi savuşturmaya karar verdiniz? Size ne oldu?

Şimdi bunları yaparak hangi tehlikeyi savuşturduğunuzu açıklayacaksınız. Gerçekten bir tehlike mi savuşturuyorsunuz, yoksa yanlış bir hamleyle devleti zayıf mı düşürüyorsunuz?

Devlet Bu Kadar Güçlüyken Neden Öcalan’a İmkan Verildi?

Devletimiz tarihinin en güçlü zamanında. PKK ise en zayıf olduğu noktada. Devletimiz, PKK’yı silahsız bırakmış, tamamen acze düşürmüşken, yirmi altı yıldır elimizde olan ve her uluslararası organizasyonun maşası olmuş bir teröriste nasıl imkan tanımaya karar verdiniz?

PKK’nın bittiği, devlete karşı hareket edemez hale geldiği bir dönemde, size ne oldu da Abdullah Öcalan’ı yeniden Kürtlerin ve Kürtlüğün üzerine bir gölge gibi getirmeye karar verdiniz?

Size ne oldu da, güya ateşkes ilan ediliyor diyerek, bu kişiyle muhatap olmayı seçtiniz?

Ne ateşkesi ilan ediyorsunuz? Devletseniz ve hükümetseniz, terör örgütüyle pazarlık mı yapıyorsunuz, yoksa onları tamamen bitirmek için mi harekete geçiyorsunuz?

Gerçek Güç Gösterisi Nasıl Olur?

Eğer gerçekten güçlü bir devlet yönetiyorsanız, Trump gibi uluslararası hukuk tanımaz, müttefiklik hukukunu gözetmez, diplomatik kurallara uymaz bir lidere bile şu açıklamayı yaptırabiliyor olmalısınız:

“PYD’nin arkasındaki desteği çekiyoruz. PKK’ya verdiğimiz silahları NATO müttefikimiz Türkiye’ye veriyoruz.”

Bunu dedirtebiliyor musunuz? Eğer edemiyorsanız, PKK’nın en zayıf olduğu dönemde, devletin en güçlü olduğu bir süreçte, neden Öcalan’a can suyu veriyorsunuz? Bu kararı nasıl aldınız? Bu aklı nereden buldunuz?

Tereddütlerimiz Neden Var?

Tereddütlerimiz var. Sizin öğrenme maliyetlerinizden tereddütlerimiz var. Sizin bu deneme-yanılma heveslerinizden tereddütlerimiz var. Daha önce de yaptınız. “Bir deneyelim, ne olur ki?” anlayışınızdan tereddütlerimiz var.

Bülent Ecevit, “Bize paket edilip verildi” derken içine düştüğümüz endişeyi yeniden taşımaya başladık. Bize bunu kim paket edip verdiyse, bu süreci de onların organize ettiği gibi görünüyor.

Millet Neden Mutlu Değil?

Türk milleti duysun! Şimdi iktidar ve muhalefet eşleşti. HDP, CHP, MHP, AK Parti… Hepsi bir arada. Gülüyorlar, karşılıyorlar, ağırlıyorlar, uğurluyorlar, mutlular.

Peki biz neden mutlu değiliz?

Türk milleti neden mutlu değil?

Neden anlamaya çalışıyoruz?

Neden kendimizi rencide edilmiş hissediyoruz?

Neden kandırılmış gibi hissediyoruz?

Ben neden kandırılmış gibi hissediyorum?

Neden şehitlerinin mezarları başında insanlar kendilerini kandırılmış gibi hissediyor?

Neden evlatlarını kaybeden anneler, babalar kendilerini kullanılmış gibi hissediyor?

Madem hepiniz gülüyorsunuz, millet neden gülmüyor?

Madem siz mutlusunuz, milletiniz neden mutlu değil?

Kimler Yer Değiştirdi? ve Neyi Savuşturmaya Çalışıyorsunuz?

Eskiden elinizde bir sopa vardı. Neydi o? “İttifak yapacağız.” Altılı masanın üzerindeki gölgeyi işaret ederek, “Bu gölge Kandil’in gölgesi olabilir, HDP yöneticileri Kandil’in eş başkanı olabilir” dediniz. Doğrudur. Ben hâlâ aynı yerde duruyorum.

Ama siz aynı yerde durmuyorsunuz! Ben masadan kalktığım yerdeyim. Siz orada değilsiniz. Ben vatanıma, milletime, dinime, devletime bağlı kaldığım noktadayım. Hiç sallanmadım, bir milim bile. Ama siz sürekli değişiyorsunuz.

İttifak değiştiriyorsunuz. Partner değiştiriyorsunuz. Ortak değiştiriyorsunuz. Dil değiştiriyorsunuz. Her şeyinizi değiştiriyorsunuz.

Cevap vereceksiniz!

Ne oldu size?

Neyi savuşturuyorsunuz?

Hangi tehlikeyi savuşturuyorsunuz?

Memlekete Muhalefet ve İktidar Lazım Değil mi?

Şimdi herkes eşleştiğine göre, muhalefet ve iktidar beraber olduğuna göre, memlekete yeni bir muhalefet, yeni bir iktidar lazım. Çünkü memleketi yönetemiyorsunuz!

Sayın Cumhurbaşkanı, en ihtiyatlı olan, en tedbirli olan: “Kabul ederlerse ederler, etmezlerse ezeriz.” En steril konumda olan Cumhurbaşkanı. Milliyetçi Hareket Partisi ise paratoner görevi almış görünüyor. Çünkü söylediklerinin hilafına davranan en riskli parti konumunda.

Siyaseti Doğru Yapmak İçin Ne Gerekir?

Size tavsiyemiz, siyaseti bizim gibi yapmanızdır. Milletinize verdiğiniz sözleri tutmanızı tavsiye ederim. Hangi hassasiyetlerle oy aldıysanız, milletinize verdiğiniz vaatleri yerine getirmenizi tavsiye ederim.

Sürekli inandıklarınızı yaparsanız mahcup olmaktan kurtulursunuz. Eskiden söylediklerinizin hatırlatılmasından kaçınmak istiyorsanız, istikrarlı olun. Bir yıl önce söylediğiniz lafların bir tanesini biz söylesek, kürsülere bile çıkamayız.

Yeni Güç Mekanizması “Kandan Besleniyorsunuz’ Ne Demek?

Şimdi elinizde yeni bir sopa var. Eskiden şöyle bir sopa vardı: “Fakirliğe razı oluruz, devlet düşmanlığına razı olmayız.” Şimdi ise ellerine başka bir sopa aldılar.

İtiraz edenlere “Kandan besleniyorsunuz” diyorlar. Ellerindeki sopaya bakın!

Hassasiyetlerimiz var. Endişelerimiz var. Anayasa ile ilgili endişelerimiz var. PYD, PKK’nın yeni halidir. Amerika Birleşik Devletleri, PKK’yı terör listesinde tuttuğu için Orta Doğu’da doğrudan iş yapamıyor.

Ama yeni bir strateji belirlediler. PKK’yı sözde lav edip, terör listesinde olmayan, bizim terör listesine sokamadığımız PYD’yi meşrulaştırıyorlar. İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika ve İsrail için terör listesinde olmayan PYD’yi Orta Doğu’da kendilerine partner yapıyorlar.

PYD’ye Devlet Kurulacak mı?

PYD’ye devlet kuracaklar. Haseke’yi Erbil’e kardeş yapacaklar. Barzani ile Talabani’yi barıştıracaklar. Hepsini birleştirecekler ve Sözde Büyük Kürdistan söylemi üzerinden İsrail’e şemsiye olacaklar.

Şimdi soruyoruz: Buna sessiz kalacak mısınız? Bunu önlemek için bir adım atacak mısınız?

Denemekten Bıkmadınız mı? Gerçekleri Ne Zaman Göreceğiz?

Göreceğiz bakalım. Bu memlekette sadece siz mi millet hassasiyeti taşıyorsunuz? Yoksa milletin evlatları da var mı? Bu memlekette devletin ve milletin istikbaline yalnızca siz mi kol kanat geriyorsunuz? Yoksa sebep olduğunuz acılara son vermek bizim görevimiz mi?

Şimdi denemekten bıkmadığınız, “Bir de bunu deneyelim” diye heves edip milletin evlatlarının, parasının, istikbalinin feda edilmesine yol açtığınız bir süreci yeniden başlatıyorsunuz. Hem de bu sefer devleti istiskal edecek şekilde! Kırk yılımızı boşa düşürecek şekilde! Şehitleri ve gazileri utandıracak şekilde!

Yine deniyorsunuz…

Öcalan Kim ve Neden Açıklama Yapıyor?

Öcalan kim? Açıklama yapıyormuş. Açıklamanın yapıldığı günden beri konuşan gazetecilere bakıyorum, kimse dikkat çekmiyor. “PKK artık boşa düşmüş” deniyor. Yani, mücadele etmeye gerek kalmadığını, devletin onların istediği noktaya geldiğini ifade ediyorlar.

Satır aralarında şu mesaj veriliyor: “PKK amacına ulaştı. Artık asimilasyon ve inkâr politikalarının sonuna gelindi. Bu nedenle PKK’nın varlığına gerek kalmadı.”

Biz PKK’yı Kürt halkına zarar vermemesi için engellemeye çalışırken, siz Öcalan’ı, “Kürtler için demokratik haklar mücadelesi veren bir lider” gibi göstermeye mi çalışıyorsunuz?

PKK Gerçekten Kürt Halkının Temsilcisi mi?

Aklınızı başınıza alın. Kendinize gelin.

PKK bir cinayet şebekesidir!

PKK, Kürt halkının temsilcisi değildir!

PKK, Kürtlerin hakları için kurulmuş bir örgüt değildir!

PKK, arkasında birçok devletin bulunduğu, Ortadoğu’daki emperyal hesapların maşası olan bir katiller topluluğudur.

PKK, Kürtlere en büyük zulmü yapmış, en büyük acıları yaşatmıştır. Tarih boyunca Kürtlerin başına gelmiş en büyük ihanet, PKK’dır.

PKK üzerinden Kürtlerin haklarını konuşmak, Türk devletini acziyete düşürmek demektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hangi Tehlikeyle Karşı Karşıya?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu bölgede sıkıştırılıyor. Varlığına kastedilmiş bir finalin kilometre taşları döşeniyor.

Türk milletinin bütünlüğü, anayasadaki millet tanımı da dahil olmak üzere, gevşetilmek isteniyor. Devlet-millet bütünlüğü sarsılmaya çalışılıyor. Sınırlarımızın altında PKK’ya bir devlet kuruluyor. İsrail’in güvenlik programı tam hızla ilerliyor.

Siz burada konuşuyorsunuz, Selahattin’e telefon açıyorsunuz, PKK’lılar Şam’a giriyor! İsrailliler Şam’a giriyor! İsrail ordusu Şam’ın banliyölerine konuşlanıyor.

Bize şu mesajı veriyorlar: “PYD’ye vurursanız, biz de Şam’a gireriz.” Anlıyor musunuz?

Her şey yerli yerinde devam ediyor. Yerli yerinde olmayan tek şey, Türk devletinin aklı!

Siz Gerçekte Neye Engel Oluyorsunuz?

İletişim mimarisi planlanıyor, anladığım kadarıyla. Çünkü herkesin söyleyeceği şey belli. Herkesin muhataplıkları belli.

Allah rızası için, milletinize saygınız varsa, şehitlere ve gazilere hürmetiniz varsa, vatansız kalmayalım diye her türlü maharetsizliğinizi sineye çeken bu millete biraz saygınız varsa…

Açıklayın! Milletinize böyle yaparak neye engel olduğunuzu söyleyin!

Siz şimdi ne yapıyorsunuz?

Bu muhataplıktan, bu rezaletten ne umuyorsunuz?

Bize ne fayda sağlayacağınızı anlatın!

Ya bizim dinlediğimiz şeyleri dinlemiyorsunuz ya da bize anlatmadığınız başka bir süreç yürütüyorsunuz.

Amerikalıları dinleyince huzursuz oluyoruz. Çünkü onların Ortadoğu’da heves ettikleri Büyük Ortadoğu Projesi’nin son aşamalarına geldiklerini görüyoruz.

İsrail mutlu. Amerika mutlu. İngiltere mutlu. Ruslar da mutlu. Görünen o ki, onlar Suriye’yi vererek Ukrayna’yı aldı.

Mutluları sayıyorum:

  • İsrail mutlu
  • İngiltere mutlu
  • Amerika mutlu
  • Ruslar mutlu
  • CHP mutlu
  • HDP mutlu
  • MHP mutlu
  • AK Parti mutlu

Ne güzel yahu!

Bu kadar mutluluğun içinde bizim payımıza düşene bakın: Kaygı, endişe, yarınımızı düşünme korkusu…

Acaba millet bütünlüğümüzü koruyabilecek miyiz? Devlet-millet varlığımızı muhafaza edebilecek miyiz?

Bize cevap verin! Kamuoyunu teskin edin! Böyle yaparak neye sebep oldunuz?

PYD’nin Silahlarını Gerçekten Alacak mısınız?

PYD’ye silah bıraktıracaksınız öyle mi? PYD’ye verilen silahları alacaksınız öyle mi?

Peki, Mazlum Abdi denilen teröristin Amerikan helikopterleriyle Suriye’den Irak’a götürüldüğünden haberiniz var mı?

Talabani ile Barzani’nin barıştırılmaya çalışıldığını biliyor musunuz?

Yüz bin kişilik peşmerge ordusu kurulduğundan haberiniz var mı?

Suriye’de petrol istasyonları, ticaret merkezleri, hava kuvvetleri olan bir devlete zemin hazırlandığından haberiniz var mı?

Şam’ın banliyölerine İsrail ordusunun girdiğini, Golan Tepeleri’nin aşıldığını biliyor musunuz?

Bütün bunlar olurken, siz ne yapıyorsunuz?

Heyetler gönderiyorsunuz, onları kapılarda karşılıyorsunuz, ağırlıyorsunuz.

Aynı Sözleri Biz Söyleseydik Ne Olurdu?

Şimdi bir düşünün…

Bu yaptıklarınızın bir tanesini biz söylemiş olsaydık, bizi sokağa çıkarır mıydınız?

Bu söylediklerinizin bir tanesini, bizden biri dile getirseydi, ne olurdu?

Bizim içimizden biri Selahattin Demirtaş’a telefon açsa, sokağa çıkabilir miydi?

Bizim içimizden biri Öcalan’a umut hakkından bahsetse, siyaset yapabilir miydi?

Her istediğinizi yapıyorsunuz. “Biz söylüyorsak hikmeti vardır” diyorsunuz.

Ama biz söylersek “Terörist, devlet düşmanı” diyorsunuz.

Bu devir bitti artık!

Devlet ve Millet Kimdir? Devlet ciddiyeti nedir?

Devlet biziz. Millet biziz. Şimdi devlet ve millet adına, kalbimizde ne varsa soracağız. İtirazlarımızı dile getireceğiz.

Bizi, “Her istediğimizi yaparız, her dediğimizde bir hikmet var” diyerek kandırabileceğiniz dönemin bittiğini göreceksiniz. O yüzden yaşadığımız bu sürecin hiçbir tarafını kabul etmiyoruz.

Efendim, böyle deyince laflarınız da hazır. Hep bir ağızdan “Siz savaşın bitmesini istemiyor musunuz?” diyorsunuz.

Ne savaşı? Biz buna savaş demiyoruz! Literatürünüzü değiştirin.

Ateşkes, savaş gibi kavramlar devletler arasında olur. PKK ise bir terör örgütüdür! Elli tane devletin maşasıdır.

İsrail’in PKK’sı var. Amerika’nın var. İngiltere’nin var. Fransa’nın var. Almanya’nın var. İran’ın var. Ermenistan’ın var. Yunanistan’ın var.

Herkesin PKK’sı olmuş. Herkesin maşası olmuş. Ama sayenizde Kürtlerin temsilcisi olarak lanse ediliyor. Az kaldı, biraz daha zorlarsanız, Kürtlerin resmi temsilcisi haline gelecekler.

Biz diyoruz ki: PKK deyince Kürt demeyin! Öcalan deyince Kürtler demeyin!

PKK kimdir ki Kürtlerin temsilcisi olsun? Öcalan kimdir ki Kürt halkı adına konuşabilsin?

Demokratikleşme Adı Altında Ne Yapıyorsunuz?

Siz ise bunların hepsini bir kenara bırakıyorsunuz. “Bölgenin sorunları varmış, ülkeyi demokratikleştirecekmişiz” diyorsunuz.

Demokratikleşme sürecine geldik öyle mi? Ülkeyi demokratikleştirmekten kastınız nedir?

Yani aslında şu mu demek istiyorsunuz:

“Bu ülke şimdiye kadar baskıcı bir yönetimle idare ediliyordu, şimdi bunu düzeltiyoruz.”

Demokratikleşmeden kastınız ne?

  • Anayasa’daki millet tanımını mı değiştireceksiniz?
  • Türk kimliğini mi değiştireceksiniz?
  • Üniter yapıyı mı bozmayı planlıyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Üniter Yapısından Taviz Verecek mi?

Bu kadar lüzumsuz lafın arasında, bizim hissemize Mehmet Uçum düştü!

Devletin üniter yapısına, anayasal kimlik tanımına sahip çıkan açıklamalar duyuyoruz. Eskiden en çok ona kızıyordum, ama şimdi en çok onu duyuyorum.

Eğer bu da planlanmış bir rol değilse, bizim bulunduğumuz koordinatlar şunlardır ve herkes bilmelidir:

  • Devletin üniter yapısını tartıştırmayacağız.
  • Anayasada PKK’ya taviz verildiği izlenimi oluşturmayacağız.
  • PKK’nın, Türk devletinden bir şey kopardığı algısını yaratmayacağız.
  • Devlet, terör örgütüyle müzakere etmez.
  • Kimlikten, vatandan, milletten vazgeçmeyeceğiz!

Sınırımızın ötesinde ABD’nin himayesi altında kurulmaya çalışılan yapıyı da duysunlar!

Zelenski’ye iki sene önce “Churchill” diyorlardı. Bakın şimdi ne diyorlar?

Bölge üzerinde devlet hayali kuranlara sesleniyorum:

  • Saddam Hüseyin’e “aslan, kaplan” diyorlardı. Ne oldu?
  • Saddam’a verilen silahların bin katını verdiler, sonra on sene içinde Irak’ı parçaladılar.

Bu kendisine şimdi devlet kurdurulacak diye sevinenler, geçmişte ne olduğunu unutmasınlar!

Ortadoğu’da devlet vaat edilip de haysiyeti çiğnenmeyen kimse kalmadı. Kürtler de uyanık olsunlar!

Ortadoğu’yu Kimler Dizayn Ediyor?

Bin yıldır beraberiz! Kürtleri bu büyük azgın projeye alet etmeye çalışıyorlar. Kürt kardeşlerimiz uyanık olsunlar!

Zelenski’ye baksınlar. Saddam’a baksınlar. Şerif Hüseyin’in çocuklarına baksınlar.

Ortadoğu’yu dizayn etmek için yüzyıldır tepinen, uluslararası güç merkezlerinin maliyetine baksınlar.

Biz Türk milletiyiz. Tarih boyunca hiç kimsenin toprağında gözü olmadı.

Bizim varlığımız, bu bölgenin güvenliğini ve huzurunu sağlamaktan ibarettir.

Ama maşası olmaya razı olduğunuz bu uluslararası organizasyonlar, yüzyıllardır insanların kanını içiyor, mallarını talan ediyor, topraklarını yağmalıyor.

Şimdi aynı senaryoyu tekrar sahneye koyuyorlar!

Büyük İsrail Projesi Ne Durumda?

Büyük İsrail projesi adım adım ilerliyor. Onların vazifesi bu.

Ama bizim de bir vazifemiz var: Biz de Türk’üz, göreceğiz!

Sınırlarımıza doğru geliyorlar. Bin yıldır geliyorlar. Yine gelecekler. Göreceğiz!

Türk devleti ölse bile, PYD’ye kurdurulacak devleti başlarına yıkmaya yeter!

Türk devleti ölse bile, bu bölgeyi dizayn etme heveslilerinin tüm planlarını bozacak güce sahiptir!

Hükümetler zaman zaman hata yapabilir.

  • Bazen öncelikleri değişebilir.
  • Bazen kendi özel gündemlerini, milletin ve devletin gündeminin önüne koyabilirler.
  • Bu yüzden bedel ödüyoruz.

Ama ödemeyelim diye sizi önceden uyarıyoruz!

Ama siz bedel ödetmeye devam ediyorsunuz!

Tarih Önünde Hesap Verecek misiniz?

Tarihe hesap vereceksiniz!

Milletin vicdanına hesap vereceksiniz!

Bize bu sürecin sonunda neyin kazanılacağını söyleyin!

Türk milleti kaygılı. Endişeli.

Milletimizin, devletimizin varlığı tehdit altındayken, siz ne yapıyorsunuz?

Biz Nöbetteyiz, Milletimiz Bilsin!

Biz nöbetteyiz! Milletimiz bilsin ki, bu gördüğümüz manzara bizim için umut verici değildir.

PKK zaten bitmiştir. Süleyman Soylu’nun 2023 Nisan ayında, 29 Ekim için söylediği “PKK’da elli-altmış kişi kaldı” sözünden sonra bile, terör örgütü mensupları etkisiz hale getirilmiştir.

Artık içeride kalan PKK’lıların ellerinde silah yoktur. Ancak PYD’ye dönüşmüşlerdir.

  • İran’daki PKK tasfiye olmuyor!
  • Irak’taki PKK tasfiye olmuyor!
  • Suriye’deki PKK tasfiye olmuyor!
  • KCK tasfiye olmuyor!

Bütün insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, kriminal suç şebekeleri aktif olarak çalışmaya devam ediyor.

Sınırlarımızın altında herkes, elindeki silah ve sahip olduğu pis hesaplarla maşa olmaya devam ediyor.

Bu kadar net bir tablo varken, “PKK’nın en zayıf olduğu zamanda zafer naraları atmak” yerine, gerçek tehdidin farkına varmanızı tavsiye ederim.

Devletimizin Asıl Düşmanı PYD’dir Bilmiyor musunuz?

Devletimizin düşmanı PYD’dir!

Bize verilmesi gereken silahları PYD’ye veren ABD, NATO hukukumuzu çiğnemiştir!

Müttefiklik hukukunu ayaklar altına almıştır!

Ama bu onlar için haber değeri taşıyan bir şey değildir.

ABD, Zelenski’ye verdikleri silahların parasını, Ukrayna’nın değerli madenlerinden almaya çalışıyor.

Tarih tekerrür ediyor. ABD, Irak’ı işgal ettiğinde bir milyon Müslümanın ırzı çiğnendi. Milyonlarca insan öldü, hapishanelere tıkıldı, hayatlar altüst oldu.

Ve sonuç? Onun da parasını aldılar!

  • İşgal ediyorlar, sonra parasını petrolden alıyorlar.
  • Savaştırıyorlar, işgal ettiriyorlar, sonra paylaşıyorlar.
  • Verdikleri her parayı madenden, petrolden, doğalgazdan geri alıyorlar.

Bu düzenin farkında mısınız?

Dünya Neden Bu Halde?

Kendine gelsin herkes! Duysunlar ki dünyada Türkler vardır!

Türk milleti, dünyadaki bu azgınlığa karşı durabilecek tek güç merkezidir!

Peki, dünya neden bu haldedir?

Çünkü Türk milleti kendi kudretini bulamamıştır!

Ama biz farkındayız.

  • Vazifemizi biliyoruz.
  • Devletimizi ayağa kaldıracağız.

Türkiye Neden Bu Duruma Düştü?

Türkiye, neden bu hale geldi?

  • Ekonomisi iyi yönetilmediği için mi?
  • Üniversiteleri bilimle ve akılla buluşturulamadığı için mi?
  • Üretim terk edildiği için mi?
  • Liyakat umursanmadığı için mi?
  • Tasarruf unutulduğu için mi?

Evet! Bunların hepsi yüzünden bu duruma düştük!

Ama biz başımıza neyin, niçin geldiğini biliyoruz!

Ve sadece Türkiye için değil, tüm dünya için bu düzenin ne olduğunu biliyoruz!

Bu yüzden siyaset yapıyoruz.

Bu yüzden devleti ve milleti ayağa kaldıracağız.

Söz veriyoruz:

  • Nefesimiz yettiğince Türk milletinden yana olacağız.
  • Gücümüz yettiğince Türk devletini koruyacağız.

Bizi Nerede Görmeyeceksiniz?

Bizi devlet ve millet düşmanlarıyla gülerken görmeyeceksiniz!

  • Çocuklarımızın katillerine tebessüm ederken görmeyeceksiniz!
  • Evlatlarımızın katillerine elçi gönderirken görmeyeceksiniz!
  • Devletimizin düşmanlarıyla iş tutarken görmeyeceksiniz!

Biz sadece milletle beraber olacağız!

Biz sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayakta kalması için mücadele edeceğiz!

Biz bize yakışanı yapacağız. Biz bize yakıştığını düşündüğümüz şeyleri yapacağız.

Siz de kendinize yakıştırdıklarınızı yapın!

Hakem millet olacak!

Göreceğiz…