Biz eğitimciler olarak kaynaşmayı çok severiz. Hele ortamda çay ve muhabbet de varsa değmeyin keyfimize. Malazgirt’te görevdeyken, çok iyi bir arkadaş ortamımız vardı. Yalnız bu ortamı kurmak, bir ya da bir buçuk yılımızı almıştı. Bir yere tek tabanca gidiyorsunuz ve sonradan kafa dengi arkadaşlar buluyorsunuz. Bu arkadaş ve muhabbet ortamı o kadar genişliyor ki; candan dostlar oluveriyorsunuz bir süre sonra.
Muş Malazgirt’te iken bir defasında, sanırım Pazar günüydü, Malazgirt Anıtı’nı ve çevresini gezmeye gitmiştik dostlarla. Gezilesi görülesi bir yerdir. Adeta Malazgirt’in simgesi gibidir. Anıtı gezdik, güzel fotoğraflar da çektik. Lakin çıkarken, duvara tırmanıp dışarıya atlamamız gerekiyordu. Arkadaşlar zorla da olsa başardılar. En son sıra bana gelince, yardım alacak kimse kalmadı. Duvardan da tırmanıp kendimi yukarı çıkartamadım. Sağ olsunlar arkadaşlar yukarıdan ellerini uzatarak tırmanmama yardım ettiler. O günden sonra arkadaşlığın ne kadar kutsal bir duygu ve yardımlaşma mekanizması olduğunu daha iyi idrak edebildim.
Bir gün de yine arkadaş ortamında Meslek Lisesi’ndeyiz. Aklıma bir soru geldi. Hani Anadolu’da yer alan liselere teknik olarak “Anadolu Liseleri” diyebiliyoruz, ama Ülkemizin Avrupa yakasındaki liselere acaba “Anadolu Lisesi” diyebiliyor muyuz? Bu soruya cevap alamadım maalesef. Oradaki ortam da başkaydı.
Şimdiki görev yerimse Kastamonu; bilenler biliyordur. Burada da farklı ve mütevazı bir hayat var. Bu yazımı karlı bir Kasım sonu gününde yazıyorum. Yine muhabbet arasında konuşurken, sabahleyin karlı ve buzlu bayır yoldan, okula çıkamayan arabalarımızdan dem vuruyorduk. Konuya müdahil olduğumda; önden çekişli arabaya zincirin ön tekerlere, arkadan çekişli araba için de zincirin arka tekerlere takılması gerektiğini söyleyiverdim. Bir öğretmen arkadaşımız da, acaba önden çekişli doğru da; arkadan çekişli yerine arkadan itişli mi demeliyiz diye bir serzenişte bulundu. Evet, arkadan çekişli arabalar için “arkadan itişli” demek teknik olarak daha mantıklıydı.
Yine lafa atılıp bunların yerine: “Yandan Çarklı” desek daha espritüel olmaz mı deyiverdim. O sırada yandan çarklı bir çay içiyorduk, muhabbet ederek.
Sonradan baktım ki; “Yandan Çarklı” deyiminin üç anlamı varmış:
- Şekeri yanına konmuş olan kahve veya çay. “Usta, iki yandan çarklı yap!” gibi.
- Bir omuzu düşük olarak yürüyen kimse.
- Çarkı yanda olan gemi.
Satılmış Ümit Çetinkaya
26 Kasım 2024
Ağlı/Kastamonu