Kardemir, Karabük’ün sanayideki gururu, yıllardır kentin geçim kaynağı olmuş bir fabrika. Fakat son dönemde yaşananlar, halkın kalbinde büyük bir yara açtı. Fabrika, ilk kez zarar açıklarken, işçi alımlarıyla ilgili tartışmalar da büyüdü. 78 kişilik önerilen bir liste üzerinden yaşanan gerilim, liyakat ve adalet konularını tekrar gündeme taşıdı. Neden böyle listeler oluşturuluyor? Birilerinin referansına dayanan alımlar, emeğin değerini ve adalet duygusunu zedeliyor. Şeffaflık ve hakkaniyet, bu sürecin olmazsa olmazı. Karabük halkı, fabrikasına adaletle sahip çıkılmasını istiyor.
Bugün işçi alımları üzerindeki tartışmalar sadece fabrika yönetiminin değil, siyasilerin de gündeminde.
Kardemir’in kapıları ardında neler olup bittiği, halkın merak konusu. Bir zamanlar emekçinin alın teriyle ayakta duran bu dev, halkının güvenini kaybetmeye başladığında, işte o zaman gerçek anlamda zarar etmeye başladı. Siyasi çevrelerin işçi alımlarında kendi önerdikleri kişilerin alınmadığı gerekçesiyle yükselttiği sesler, bu sorunun boyutunu gösteriyor. Ancak işçi alımları kişisel menfaatlerle değil, liyakat esasına göre yapılmalı. Birilerinin özel listeleri üzerinden şekillenen işe alımlar, toplumsal adaleti zedeler, fabrikayı var eden Karabük halkına haksızlık olur.
Karabük, geçmişinden aldığı güçle geleceğe yürüyecekse, bunu ancak kendine inanan ve değer veren bir yönetimle başarabilir. Halk, alın terinin karşılığını görmek ve bu süreçlerin adil yürütüldüğünü bilmek istiyor. Şimdi karar zamanı: Ya bu fabrikaya ve bu kente hak ettiği değeri vereceksiniz ya da tarihe, halkın güvenini kaybetmiş bir yönetim olarak geçeceksiniz. Bu şehir, geleceğini karanlık odalarda değil, emeğin ve adaletin ışığında yazmak istiyor.
Kardemir, 2024 yılında ciddi bir mali krizle karşı karşıya kalarak, ilk kez büyük ölçekte zarar açıkladı. Şirketin 2024 yılı ilk çeyreğinde 832 milyon TL’lik bir zarar bildirmesi, bu dev kuruluşun ekonomik sıkıntılarının açık bir göstergesi. Bu finansal gerileme, şeffaflık konusundaki eleştirilerle birleşerek fabrikanın geleceğine dair soru işaretlerini artırıyor.
Ancak bu zarar açıklamasının arkasında başka bir plan mı yatıyor? Karabük’te ve ülke genelinde konuşulan, Kardemir’in bir özel sektöre devredilmek istendiği yönünde iddialar var. Bu zarar açıklamaları, kamuoyunda “zaten zarar ediyordu, bu yüzden özel sektöre devredilmesi kaçınılmaz” algısını oluşturma çabası olarak yorumlanıyor. Bu strateji, halkın tepkilerini azaltarak özelleştirme sürecini kolaylaştırmayı hedefleyebilir.
Bu noktada, Karabük halkının geçmişte özelleştirme girişimlerine karşı durduğu ve güçlü bir toplumsal tepki gösterdiği unutulmamalı. Kardemir, bir önceki özelleştirme girişiminde de halkın büyük direnişiyle karşılaşmış ve bu direniş, fabrikanın kimliğini korumasını sağlamıştı. Bu tarihsel direniş, Karabük halkının Kardemir’e ve kendi geleceğine sahip çıkma iradesinin bir yansıması olarak hafızalarda yerini koruyor.
Son günlerde Maliye Bakanı’nın Karabük’e yaptığı ziyaret ise merak konusu oldu. Bu ziyarette, Kardemir’in mali durumu ve olası özelleştirme süreci hakkında görüşmeler yapıldığı yönünde spekülasyonlar mevcut. Bakanlık düzeyindeki bu temasların, zarar eden fabrikanın geleceğine dair önemli kararların alındığı bir sürecin habercisi olup olmadığı tartışılıyor. Halk, yeniden büyük bir değişimle yüz yüze kalmak istemiyor ve alın terinin özelleştirme bahanesiyle değersizleştirilmesine karşı çıkmaya hazır.
Kardemir’in geleceği, Karabük’ün geleceği demek. Şimdi yeniden, geçmişte gösterilen direniş ruhuyla, halkın bu dev fabrikaya ve kendi yarınlarına sahip çıkma zamanı geldi. Çünkü, bir şehrin varoluşunu belirleyen fabrikaya dair kararlar, kapalı kapılar ardında alınmamalı; bu kararlar, Karabük halkının emek dolu tarihi ve alın teriyle şekillenmeli.
Cumhuriyet Halk Partisi Merkez İlçe Başkanı Ali yavuz