Siz hatırlıyor musunuz bilmiyorum, ama İlkokuldaki Hayat Bilgisi dersini hayal meyal hatırlayanlardanım. O zamanlar öğretmenlerimiz bize pek hayal kurdurmazlardı. Oysa televizyonların siyah-beyazdan renklendiği dönemdi. Evet, TV’ler renklenmişti renklenmesine ama hayatlarımız da o ölçüde renklere boyanmış mıydı bilemiyorum.

80’li yılların çocukları için hayal kurmak hayaldi belki de… “Hayalet Avcıları” o zamanlar var mıydı, sonra mı çıkmıştı hatırımda değil, ama beyaz ve biraz flu görünen “Hayalet Casper” o dönem de görünüme kavuşmuştu. Evet, bir hayaleti hayal edip görebiliyorduk.

Televizyonun aslında hayal dünyasını olumsuz etkilediği söylenir ama bendeniz bu görüşe katılamıyorum. İnsanın, hele bir çocuğun hayal dünyasına dalabilmesi ve hayali şeylerin de gerçekleşebileceğini bilmesi için hayali karakterleri görerek tahayyül etmesinin gerekli olduğu kanaatindeyim. Zaten kâğıda, kitaba bakmaktansa ekranlarla daha çok ilgileniyoruz artık. Belki de dijitalleşme böyle bir şey.

Radyo da var tabi: duyduğunuz sesleri hayal etmek, bizim onları gördüğümüz gibi ünlü sanatçıların da bizi görebileceklerini sorgulamak bambaşka bir espri. Sonuçta televizyon, radyonun resimlisi değil mi?

Yıllarca kendisini görmeden kasetlerini dinlediğim sanatçıların simalarını gördüğümde hayallerimin nasıl hayal olduğunu hatta hayallerimin nasıl suya düştüğünü de söylemeliyim. Yıllarca sizlere radyodan seslenmiş biri olarak söylüyorum ki; Evet, radyoda bir büyü var. Daha doğrusu insanı kendine çeken bir gizem var. Annem küçükken koca pilli radyodaki türküleri dinlerlerken nasıl bu şarkı benim şu şarkı senin istek yaptıklarını anlatırdı. Bunu pek televizyonda yapamıyoruz sanki…

Biz insanların hayalleri çok çetrefilli olabilir. Her dalın bir okuryazarlığı belirtildiği gibi aslında hayal etmek de bir okuryazarlık gerektirmeli. Buna “Hayal Okuryazarlığı” diyebiliriz mesela. Belki de insan hayallerini kısıtlamamalı ama o zaman da, Hayal Dünyası’nda mı yaşıyorsun diye de serzenişte bulunanlar çıkacaktır elbet.

Gerçek Dünya’nın bile bir hayalden ibaret olup olmadığı bilinmezken, hayal dünyasının sınırlarını düşünemiyoruz. Aslında hayaller gerçekten sınırsız, köşesiz ve boyutsuzsa hayal etmenin bir anlamı olabilir. En azından öyle olmalı.

İnsanlar hep geleceği hayal ederler ama geçmişimizin de bir zamanlar hayal edildiğini pek çabuk unuturuz. Böylelikle hayaller hayalleri kovalar. Kimisi yavaş giden bir şimendifer misali; kimisi bir hızlı tren gibi peş peşe yol alır.

Evet, hayallerini gerçekleştirme planları yapar insan. Çünkü hayalleri gerçekleştirebilmenin en iyi yolu; hiç vakit kaybetmeden “Bismillah” deyip başlamaktır. Bir plan bitince başka bir plana geçmek de zaman kazanmayı sağlar hepimize.

Bazı insanlarsa daha idealisttirler. Çünkü ideallere hayaller yön verir. İdeallerimize ulaşmanın uhrevi katkıları da vardır. Mesela: Dua etmek. Önce aksiyona girip sonrasında “Tevekkel-tu al’Allah” demek bir nevi hayalleri fiiliyata geçirmek demektir.

Kimin sözü bilmiyorum ama “Duana hayal kat!” çok güzel bir nasihattir.

Çünkü hayalleri gerçekleştirene ve nimetlerini bize verene hiçbir iş zor gelmez. Onun lütfu çok geniştir.

Satılmış Ümit ÇETİNKAYA

20.09.2024

Ağlı