Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Şevket Enes Samancıoğlu, Osmanlı edebiyatının kaybolmuş bir hazinesini gün yüzüne çıkararak önemli bir çalışmaya imza atıyor. Katıldığı müzayededen Osmanlı edebiyatının unutulmuş hazinelerinden biri olan ve kaybolmuş olduğu düşünülen Recep Vahyî’ye ait “Eş‘âr-ı Vahyî” adlı el yazması eserini edinerek edebiyat dünyasına kazandıran Samancıoğlu, eseri inceleyerek edebiyat tarihinin eksik bir sayfayı tamamlamayı hedefliyor.
Osmanlı edebiyatının modernleşme sürecine ışık tutan Eş‘âr-ı Vahyî, Recep Vahyî’nin bireysel ve toplumsal meselelere dair düşüncelerini yansıtan, klasik Osmanlı estetiği ile Batı’dan gelen yeni akımları birleştiren şiirlerinden oluşuyor.
Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Şevket Enes Samancıoğlu, eserle ilgili yaptığı incelemelerin sonuçlarını akademik camiayla paylaşarak edebiyat dünyasında önemli bir boşluğu doldurmayı amaçlıyor. Ayrıca, Eş‘âr-ı Vahyî’nin dönemin diğer önemli şairlerinin eserleriyle karşılaştırılmasının, Osmanlı edebiyatının gelişim sürecine dair daha kapsamlı bir anlayış sunacağı öngörülüyor.
Recep Vahyî’nin Tanzimat ile Servet-i Fünun arasındaki Ara Nesil döneminin dikkat çekici ancak pek bilinmeyen şairlerinden biri olduğunu vurgulayan Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Şevket Enes Samancıoğlu, “Bugün sizlerle edebiyatımızın unutulmuş hazinelerinden biri olan Recep Vahyî ve onun değerli eseri Eş‘âr-ı Vahyî üzerine konuşma fırsatını paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Recep Vahyî, Tanzimat ile Servet-i Fünun arasında kalan Ara Nesil döneminin dikkat çekici ama pek de bilinmeyen şairlerinden biri. Onun eserleri, Osmanlı edebiyatının Batı etkisinde geçirdiği değişimleri anlamak için harika bir kaynak. Geleneksel Divan edebiyatı formlarıyla modern düşünceleri harmanlayan şiirleri, hem o dönemi hem de bireyin ruh halini çok güzel bir şekilde yansıtıyor. Ama ne yazık ki eserlerinin birçoğu zamanla kaybolmuş ya da unutulmuş.” dedi.
Samancıoğlu, 1889-1890 yılları arasında Bursa’da yayımlanan Nilüfer mecmuasında Rusça ve Fransızca şiirlerden yaptığı çevirilerle tanındığını dile getirdi. Ayrıca, Recep Vahyî’nin devlet görevlerinde bulunmasına rağmen edebi üretiminden asla kopmadığına dikkat çekti.
Kayıp Bir Eser: Eş‘âr-ı Vahyî
Samancıoğlu, Recep Vahyî’nin eserleri arasında yer alan ancak zamanla kaybolduğu düşünülen Eş‘âr-ı Vahyî adlı eserin yeniden gün yüzüne çıkmasından duyduğu mutluluğu şu sözlerle dile getirdi:
“İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın Son Asır Türk Şairleri adlı eserinde, Recep Vahyî’nin basılmamış birçok eserinden bahsedilir. Bu eserler arasında Eş‘âr-ı Vahyî de yer alır. Ancak bu değerli eserin zamanla kaybolduğu düşünülmüştür. Recep Vahyî hakkında kapsamlı bir çalışma yapan Cafer Gariper de doktora tezinde bu eserlere ulaşamadığını ifade etmektedir. İşte bu yüzden, kaybolmuş olduğu düşünülen Eş‘âr-ı Vahyî gibi bir eserin yeniden gün yüzüne çıkması benim için büyük bir heyecan kaynağı.Eş‘âr-ı Vahyî, Recep Vahyî’nin hem bireysel hem de toplumsal meseleleri nasıl ele aldığını göstermesi açısından çok önemli. Osmanlı toplumunun Batılılaşma süreciyle birlikte yaşanan sancıları, bireyin bu değişimdeki yerini ve dönemin ruh halini şiirlerinde bulmak mümkün. Klasik Osmanlı estetiğini Batı’dan gelen yeni akımlarla harmanlamış, özgün bir üsluplar ortaya koymuş.”
Son olarak Samancıoğlu, “Bu eser, bugün kütüphanemde yerini alarak edebiyat tarihimizde eksik bir sayfayı tamamlamış oldu. Bu esere bir müzayede vasıtasıyla ulaştık. Ayrıca, kütüphanemde bulunan diğer nadide eserler arasında Reşid Fânî’ye ait yazmalar da var. Onları da doktora da çalışmıştım. Bu eseri de çalışarak edebiyat tarihimize kaybolmuş, unutulmuş bir eseri yeniden tanıtıyor olmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu benim için büyük bir fırsat.” dedi.