KAÇEP Başkanı Reşide Yıldırım’ın, 5 Aralık Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesinin yıldönümü münasebetiyle bir açıklama yayınladı.

Bugün, Türk kadınının siyasi haklarını kazandığı 5 Aralık 1934 tarihinin 90. yıl dönümünde, Türk kadınının toplumsal yaşamda kazandığı hakların ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz. Bu tarih, kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren yasanın kabul edildiği gün olmasıyla, kadınların toplumsal, siyasal ve kültürel anlamda daha güçlü bir varlık göstermelerinin kapılarını aralamıştır.

Tarihteki pek çok önemli dönüm noktasının, kadınların eşitlik mücadelesine katkı sunduğunu görmekteyiz. Kabul edilen bu yasa ile Türk kadını, hak ettiği eşitliği kazanarak siyasette ve toplumun her alanında yer alma hakkına sahip olmuştur. Türkiye’de kadınlara bu hakkın tanınması, dünya çapında yankı uyandırmış ve birçok ulus için örnek teşkil etmiştir. Öyle ki Avrupa ülkelerinde bile kadınlar, Türk kadınından sonra seçme ve seçilme hakkına kavuşabilmiştir. Fransa’da kadınlar bu hakkı 1944’te, Yunanistan’da 1952’de, İsviçre’de ise ancak 1974’te elde edebilmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi, “Mümkün müdür ki toplumun yarısı toprağa ayaklarından zincirlerle bağlıyken, diğer yarısı semaya yükselebilsin?” Tabii ki mümkün değildir. Kadının, toplumsal hayatta, siyasette, ekonomide ve kültürel alanlarda güçlü bir şekilde yer alması, milletimizin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması için vazgeçilmezdir. Atatürk, Türk kadınının her alanda güçlü bir şekilde yer almasının, Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınması için bir zorunluluk olduğunu vurgulamış ve bu vizyonu hayata geçirmiştir.

Ne yazık ki günümüzde hâlâ birçok kadın, şiddet, ayrımcılık ve eşitsizlik gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet, yalnızca bir insanlık suçu değil, aynı zamanda toplumsal bir yara ve vicdan meselesidir. Kadınların, her türlü şiddet ve kötü muameleye karşı korunması, en temel insan haklarındandır. Bu konuda hukuki düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması, toplumda farkındalık yaratılması ve şiddete sıfır tolerans politikalarının benimsenmesi büyük önem taşımaktadır.

5 Aralık, yalnızca kadınlarımızın haklarını kazandığı bir gün değil, aynı zamanda toplumsal eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin temel taşlarının atıldığı bir gündür. Bu anlamlı günde, Türk kadınının gücünden ilham alarak daha aydınlık bir Türkiye için hep birlikte çalışacağımıza olan inancımızı bir kez daha yineliyoruz. Kadınların toplumsal hayatta daha fazla söz sahibi olacağı, daha güçlü bir Türkiye için mücadele edeceğiz. Kadına yönelik şiddetin son bulduğu, eşit hakların sağlandığı bir toplum için daha çok çalışacağız.

Bu vesileyle, tarihimize adını altın harflerle yazdıran kahraman kadınlarımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. Evladını bırakıp vatan müdafaasına katılan Nene Hatun, Halide Onbaşı, Erzurumlu Kara Fatma, Kastamonulu Şerife Bacı, Halime Çavuş, Balkan Savaşları’nda cephedeki yaralı askerleri görerek doktor olmaya karar veren ve Türk tarihinin ilk kadın doktoru olan Safiye Ali, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın muhtarı Gül Esin, ilk kadın bakan Prof. Dr. Türkan Akyol, dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, ilk Türk kadın jet pilotu Leman Bozkurt Altınçekiç, Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı Müfide İlhan ve ilk kadın Emniyet Müdürü Feriha Sanerk gibi tarihe iz bırakan kadınlarımızın hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

Karabük’ümüz de bu anlayışla kadınlarımızın her alanda aktif bir şekilde yer aldığı, eğitimde, sanayide, siyasette ve sosyal yaşamda güçlü bir şekilde varlık gösterdiği bir şehir olmaya devam etmektedir. Cumhuriyet kenti olarak bizler, kadınlarımızın emeğine, düşüncelerine ve katkılarına her zaman değer vermekteyiz. Çünkü biliyoruz ki kadınlar olmadan ne güçlü bir toplum ne de aydınlık bir gelecek inşa edilebilir.